Adettendir, ilk yazısında yazar kendinden bahseder. Zaten okurlar da karşısında konuşan kişinin hayatını bilmek ister ki donanımını anlayabilsin. Ben 23 yaşında ömrünün neredeyse tamamını Kırıkkale’de geçirmiş bir hemşerinizim. Babam Mustafa Erdal’dan alışkanlık olacak ki kendimi en iyi ifade edebildiğim yer her zaman elime kalemi aldığım anlar olmuştur. Üniversiteye gitmeden önce Kırıkkale’ye karşı bir soğukluğum vardı. Bir an önce büyük bir şehre yerleşip hayatımın bu noktasını unutma hayalleri içerisindeydim. Bu yüzden kendimi derslerime verdim ve düzenli ders çalıştım. Belediye başkanımız sağolsun güzel şehrimizi sosyal aktivitelerden, eğlencelerden o kadar uzak bir hale sokmuş ki bu şehirde yapılabilecek tek şey ders çalışıp bu şehirden kaçma hayalleri kurmaktır. Ancak üniversiteye geçince anladım ki ben bu şehri özlüyordum. Ne zaman ailemi ziyarete gelsem, şehrimin ayaz kaplı sokaklarında dolaşsam içimi bir huzur kaplıyordu. Ne zaman Kırıkkale’den ayrılma vaktim gelse yüreğim sıkışmaya başlıyordu. Böylelikle ben bu şehri sevdiğimi fark ettim. Ben bu şehrin sokaklarını, insanlarını seviyordum ancak neydi beni bu şehirden soğutan? Bunu düşünmeye başladım ve gördüm ki; yetersizlik… Kırıkkale hizmeti alamayan ve geçen her yılda diğer şehirlerin gerisine düşen bir şehir olmakta. Bundan tek rahatsız olanın ben olmadığını da fark ettim. Kırıkkale gençliği gerek iş gerekse eğitim için Kırıkkale’yi bırakıp gitmekte ve benim yaşadığım hikayeyi bir döngü içerisinde yaşamakta. Bu döngüden rahatsızlığımı kendi kendime söylenip duramazdım ve elime kalemimi aldım. Bir şekilde Kırıkkale gençliğinin Kırıkkale’nin iyiliği için neler istediğini duyurmalıydım. Bana bu fırsatı sayın İsmail Ünal amcam verdi. Kendisine bu desteği için teşekkür ederim.
Yukarda söylendiği gibi Kırıkkale hizmet almakta zorlanan bir şehir. Bu durum Kırıkkale’yi diğer şehirlerin gerisine itmekte. Nedir bu hizmet eksikliklerinin sonuçları peki? İlk başta istihdam eksikliği gelmektedir. Bu şehir bir sanayi şehri olarak kurulmuştur. Dedelerimiz ve babalarımız Makine Kimya Endüstrisi kurumunun fabrikalarında bu ülke için en güzel silahları üretirken benim kuşağım ve benden yaşça büyük abilerim o fabrikalarda iş bulamayıp o silahlarla ülkenin çeşitli yerlerinde namlunun ucunda şehit düşmüştür. Bir nesil silah üretirken, diğer nesil o silahı kullanmıştır. Hep söyleriz Kırıkkaleliler olarak: ‘’Pkk’ya en fazla şehit veren şehir biziz’’. Elbette şehitlikten büyük makam yoktur dünyada ancak şairin de dediği gibi; ‘’Vatan için ölüm de vardır ama borcun yaşamaktır.’’. Bu gençlerimiz doğduğu toprakta iş bulabilseydi, doğduğu toprakta doyabilseydi şuan aramızda olabilirdi. Gençlerimiz Kırıkkale’nin yaman istihdam sorunundan kendini kurtarmak için, kısa yoldan bir düzen inşası için canlarını feda etmekten geri durmamakta. Bu konuda şehrimize sermaye çekerek istihdam oluşturma açısından belediye’ye büyük rol düşmektedir.
Kırıkkale’nin bir diğer eksikliği ise sosyokültürel izolasyon ve buna bağlı olarak sosyal hareketliliğin eksikliğidir. Geçenlerde Kırıkkale’de bir sokak röportaj anketi videosunda denk geldim. Muhtemelen okuyucular olarak sizler de vidyoyu izlemişsinizdir. Vidyoda bir adayın ciddi bir destek aldığını görmekle birlikte dikkatimi çeken nokta şu olmuştu: ‘’Bu şehrin gençleri nerede, eşiyle çocuğuyla gezen insanlar nerede’’. Yirmi küsür dakikalık vidyonun büyük bir çoğunluğu emeklilerle yapılan röportajlardan oluşmakta. Sonra kendime şunu sordum: ‘’ Dışarı çıkıp ne yapabilirsin bu şehirde’’. Gençlerimizin veya evli genç çiftlerimizin bir araya gelip vakit geçireceği bir alan maalesef oluşturamıyoruz. Pandemiyle beraber başlayan izolasyonlaşma durumu hala Kırıkkale’de etkisini hissettirmekte. İnsanlar evlerinden çıkmayı tercih etmemekte. Eskiden hatırlıyorum ailemle beraber Kırıkkale çarşısında volta atardık ve bunu her aile yapardı. Oldukça nezih bir sokak ortamı oluşurdu. Şimdi ise sokaklarımız, caddelerimiz izbelikle dolu ve izbeliğin olduğu yerlerde tekinsizlik başlar. Ailenin olmadığı sokaklarda kimlerin olduğunu, ne yaptığını kestiremeyiz. Bir başka yönden düşünürsek, biz Kırıkkaleliler çarşıda vakit geçirip para harcamazsak Kırıkkale esnafı ne kazanacaktır? Bu konu Kırıkkale’nin ekonomik yeterliliğine sosyolojik davranışlar üzerinden bir zarar vermektedir. Belediyenin düzenleyeceği sosyal faaliyetlerle halkı merkeze çekip bu zararlı eve kapanma alışkanlığını ortadan kaldırması gerekmektedir.
Sonuç olarak ilk yazım olan bu yazıda Kırıkkale’nin karşılaştığı temel iki problemine genç bir bakışla değinmiş oldum. Buna göre, Kırıkkale yetkililerinin, gençlerini işsizlik pençesinden kurtarıp Kırıkkale’de istihdam etmenin yolunu bulmakla birlikte genç nesli merkeze çekmeyi öğrenmesi gerekmektedir. Bu hafta yapılacak seçimde de bu sorunları çözeceğine inandığım bir adaya oy vereceğim. Gelecekte yazacağım diğer yazılarımla bu iki sorunu daha fazla irdeleyip Kırıkkale halkının, kültürünün ve motivasyonunun kanını emen diğer sorunlarından -kimi zaman kişilerden- bahsetmiş olacağım. Umarım kazanacak aday bahsedeceğim sorunları ortadan kaldırır da ben, siz değerli halkımıza bu şehri korumak ve güzelleştirmek için yakınmak durumunda kalmam. Kırıkkale’nin yaşanabilir, güler yüzlü insanların başkenti olması ümidiyle..
Yukarda söylendiği gibi Kırıkkale hizmet almakta zorlanan bir şehir. Bu durum Kırıkkale’yi diğer şehirlerin gerisine itmekte. Nedir bu hizmet eksikliklerinin sonuçları peki? İlk başta istihdam eksikliği gelmektedir. Bu şehir bir sanayi şehri olarak kurulmuştur. Dedelerimiz ve babalarımız Makine Kimya Endüstrisi kurumunun fabrikalarında bu ülke için en güzel silahları üretirken benim kuşağım ve benden yaşça büyük abilerim o fabrikalarda iş bulamayıp o silahlarla ülkenin çeşitli yerlerinde namlunun ucunda şehit düşmüştür. Bir nesil silah üretirken, diğer nesil o silahı kullanmıştır. Hep söyleriz Kırıkkaleliler olarak: ‘’Pkk’ya en fazla şehit veren şehir biziz’’. Elbette şehitlikten büyük makam yoktur dünyada ancak şairin de dediği gibi; ‘’Vatan için ölüm de vardır ama borcun yaşamaktır.’’. Bu gençlerimiz doğduğu toprakta iş bulabilseydi, doğduğu toprakta doyabilseydi şuan aramızda olabilirdi. Gençlerimiz Kırıkkale’nin yaman istihdam sorunundan kendini kurtarmak için, kısa yoldan bir düzen inşası için canlarını feda etmekten geri durmamakta. Bu konuda şehrimize sermaye çekerek istihdam oluşturma açısından belediye’ye büyük rol düşmektedir.
Kırıkkale’nin bir diğer eksikliği ise sosyokültürel izolasyon ve buna bağlı olarak sosyal hareketliliğin eksikliğidir. Geçenlerde Kırıkkale’de bir sokak röportaj anketi videosunda denk geldim. Muhtemelen okuyucular olarak sizler de vidyoyu izlemişsinizdir. Vidyoda bir adayın ciddi bir destek aldığını görmekle birlikte dikkatimi çeken nokta şu olmuştu: ‘’Bu şehrin gençleri nerede, eşiyle çocuğuyla gezen insanlar nerede’’. Yirmi küsür dakikalık vidyonun büyük bir çoğunluğu emeklilerle yapılan röportajlardan oluşmakta. Sonra kendime şunu sordum: ‘’ Dışarı çıkıp ne yapabilirsin bu şehirde’’. Gençlerimizin veya evli genç çiftlerimizin bir araya gelip vakit geçireceği bir alan maalesef oluşturamıyoruz. Pandemiyle beraber başlayan izolasyonlaşma durumu hala Kırıkkale’de etkisini hissettirmekte. İnsanlar evlerinden çıkmayı tercih etmemekte. Eskiden hatırlıyorum ailemle beraber Kırıkkale çarşısında volta atardık ve bunu her aile yapardı. Oldukça nezih bir sokak ortamı oluşurdu. Şimdi ise sokaklarımız, caddelerimiz izbelikle dolu ve izbeliğin olduğu yerlerde tekinsizlik başlar. Ailenin olmadığı sokaklarda kimlerin olduğunu, ne yaptığını kestiremeyiz. Bir başka yönden düşünürsek, biz Kırıkkaleliler çarşıda vakit geçirip para harcamazsak Kırıkkale esnafı ne kazanacaktır? Bu konu Kırıkkale’nin ekonomik yeterliliğine sosyolojik davranışlar üzerinden bir zarar vermektedir. Belediyenin düzenleyeceği sosyal faaliyetlerle halkı merkeze çekip bu zararlı eve kapanma alışkanlığını ortadan kaldırması gerekmektedir.
Sonuç olarak ilk yazım olan bu yazıda Kırıkkale’nin karşılaştığı temel iki problemine genç bir bakışla değinmiş oldum. Buna göre, Kırıkkale yetkililerinin, gençlerini işsizlik pençesinden kurtarıp Kırıkkale’de istihdam etmenin yolunu bulmakla birlikte genç nesli merkeze çekmeyi öğrenmesi gerekmektedir. Bu hafta yapılacak seçimde de bu sorunları çözeceğine inandığım bir adaya oy vereceğim. Gelecekte yazacağım diğer yazılarımla bu iki sorunu daha fazla irdeleyip Kırıkkale halkının, kültürünün ve motivasyonunun kanını emen diğer sorunlarından -kimi zaman kişilerden- bahsetmiş olacağım. Umarım kazanacak aday bahsedeceğim sorunları ortadan kaldırır da ben, siz değerli halkımıza bu şehri korumak ve güzelleştirmek için yakınmak durumunda kalmam. Kırıkkale’nin yaşanabilir, güler yüzlü insanların başkenti olması ümidiyle..
Kırıkkale burnumda tütüyor, çok özledim ...
Çok akıcı bir dil ve güzel saygılı bir şekilde yazılmış
Vidyo mu yoksa Video mu? Önce eğitim şart.